MÜZİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM

MÜZİĞİMİZE SAHİP ÇIKALIM

Müziğimize sahip çıkalım, müzik ruhun gıdasıdır derler. Plaktan kasete, kasetten Cd’ye, Cd’den USB’ye, Türk Müziği nereye gidiyor?  Makamlardan sanat müziğine, sanat müziğinden arabeske, arabeskten pop müziği, türkü, rep derken Türk Müziği sürekli gelişip değişiyor.

Tarihe Yolculuk

50’ler, 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar, 2000’ler derken günümüze kadar dünya genelinde, müzik aletleri yeni söyleme tarzları, yeni besteler zaman geçtikçe müzik sektörü de gelişiyor ve değişiyor. Nerede o plak sesi, kaset tısırtısı, kristal silme çabaları, CD silme uğraşıları hepsi tarihin tozlu raflarında kaldı.

Toplumsal sorunları, çileyi anlatan ozanlar şarkı yazarları ve şarkı söylemeyi bırakın, şarkıyı adeta seslendirirken yaşayan sanatçılarımız bir bir tükeniyor. Yerlerine yenileri ise maalesef neredeyse yetişmiyor. Türk müziği dün makamlardan, usullerden okunurken, bugün bilgisayar programları üzerinden ritimlere göre, önce okunup, sonra müzik üzerine karıştırılarak yerleştiriliyor. Bu işlemin normaline şarkı, anormaline remix adı veriliyor. 80’li yıllarda orkestranın yerini klavye, org alırken, bugün neredeyse hepsinin yerini, bilgisayar programları almış durumda. Önceden albümler, sanatçı ve orkestranın, canlı performansı ile yapılıyordu. Günümüzde şakı sözleri genellikle, önce okunuyor, sonra müzikle birleştiriliyor.

Yetenekler Azalıyor

Günümüzde yapılan albümlerde; duygu az, müzik ritimli, intro çok kısa, orjinal sanatçı sesiyle oynama, en üst seviyede. Günümüz müziğinin uygulamaları sayesinde, basitleşmiş ve çabuk tüketilen bir müzik yapısı, oluştu. Yine günümüzde, orkestra çalan sanatçı sayısı, azalıyor. Klave, org kullanan insanlar, neredeyse yetişmiyor. Yirmi yıl sonra düğünlerde; klavye, org kullanan yetenekli piyanistler, belki de kalmayacak.

Müziğimize sahip çıkalım

Müziğimize sahip çıkalım

Düğünlerde klavye, org kullanımının yerini hazır kayıtlar almış durumda. Düğünler ya da benzeri organizasyonlar ve eğlencelerde, piyanistin coşkulu performansını, hiç bir teknoloji sağlayamaz. Müzikte üretimi, kişisel yetenek eğitim ve 70 ‘li 80’li 90’ lı yıllar ve öncesi sanatsal merkezine çekilmesi sağlanmalıdır. Aksi halde, eski şarkıların yeni bilgisayar programı versiyonları ile dinlemeye devam edeceğiz. Yenilikler evet olmalı ama, Türk müziğimiz özünü, duygusunu ve sanatsal benliğini kaybetmemeli. Plağın, kasetin, usb’nin önemi yok. Önemli olan, dinlerken düşündüren, duygulandıran, toplumsal mesaj veren sözlerle, kulağa hoş gelen enstrümanların ahengi ile sanatsal Türk müziğinin, yeniden üretilmesidir. Ruhumuzun gıdası olan müziği, hayatımızdan eksik etmeyelim. Türk müziğimizin özüyle, makamıyla, sanatsal gelişimi için kamu ve halk olarak, hepimiz üzerimize düşeni yapalım. Nasıl başlamıştık, öyle bitirelim, müziğimize sahip çıkalım.

Yazar: Ünal FIRAT

Bir yanıt yazın